20 Aralık 2012 Perşembe
Divan Edebiyatı Özellikleri Nelerdir?
Divan Edebiyatı Özellikleri Nelerdir?
Divan Edebiyatının Özellikleri
Divan edebiyatı, Türklerin, 13. ve 19. yüzyıllar arasında Anadolu’da yarattıkları, temelinde İslam dininin bulunduğu Türk, Arap ve İran edebiyatlarının karışımı, ortak kültürün bir ürünü olan yazılı edebiyat türüdür.
Divan edebiyatına “yüksek zümre edebiyatı”, “havas edebiyatı”, “klasik Türk edebiyatı” gibi isimler de verilir. Fakat her şairin bir “Divan”ı olduğu için daha yaygın olarak kullanılan isim Divan edebiyatıdır.
Divan edebiyatının kaynakları din, tasavvuf, Kur’an, hadis, peygamber hikâyeleri, evliya menkıbeleri, İran ve İslam mitolojisi, XIII. yüzyılından sonra yerli yaşam, günlük olaylar olmuştur. Bu nedenlerle şiirlerde aşk, şarap, din ve ahlak ile ilgili soyut kavramlar işlenmiştir. Şiirlerin kişi ve toplum yaşayışı ile ilgili gerçeklere, doğaya ilgileri azdır.
Divan şiirinde aşk ön plandadır. Ama bu aşk hem dünyevi hem de tasavvufidir. Tasavvufa bağlanan şairin amacı, “mutlak güzellik” olan “Allah’ı bulmak”tır. İlahî aşk, maddi aşkla başlar. Bir güzele âşık olan şair, duygularını daha sonra soyutlama yoluyla ilahî aşka dönüştürerek Allah’a kavuşmak için çabalar. Aşkı din dışı bir anlayışla işleyen şairlerin şiirlerinde ise hayran olunan bir varlık olarak kadın önemlidir. Ama sevgili; zalim, vefasız; âşık ise bahtsızdır. Sevgili aşığına yüz vermez ve ona devamlı acı çektirir.
Dil, cümle yapısı bakımından Türkçe olmasına rağmen sözcükleri bakımından Arapça ve Farsça kelimelerin bolca bulunduğu, Osmanlıca da denilen yazı dilidir.
Nazım ölçüsü, İranlıların Araplardan alarak yeniden düzenledikleri aruz ölçüsüdür.
Daha çok tam ve zengin kafiye kullanılmıştır. Anlamdan çok söyleyişe önem verilir. Kafiye göz içindir ve çok önemlidir.
Nazım birimi olarak beyit kullanılmıştır; ancak tuyug, şarkı ve rubailerde dörtlük kullanılır. Beyit, kendi içinde anlam bütünlüğü taşır. Yani beyitler arasında konu bütünlüğü bulunmaz. Beyitlerle kurulan nazım biçimlerinde beyitleri birbirine bağlayan ölçü ve uyak birliğidir.
Konu bütünlüğü olmadığı için şiirlere başlık konmaz. Her şiir redifiyle veya nazım şeklinin adıyla anılır. (Su Kasidesi, Gazel, Kaside gibi)
Şiirde bütün güzelliğine değil parça güzelliğine değer verilir. Hatta çoğu şair “Mısra-i berceste” adı verilen en güzel dizeyi oluşturmaya çabalar.
Konuya değil konunun işleniş biçimine önem verildiğinden aynı konu değişik dönemlerde birçok şair tarafından işlenmiştir. Bu yüzden Leyla vü Mecnun, Yusuf u Züleyha adını taşıyan birkaç eser vardır.
Divan şiirinde Arap ve Fars edebiyatlarından alınan belli semboller vardır. Mazmun adı verilen bu semboller hiç değiştirilmeden kullanılır. Gül deyince sevgili, bülbül deyince aşığın anlaşılması gibi. Bunlar dışında Türklerin oluşturduğu semboller de vardır.
Gazel, kaside, mesnevi, rubai gibi Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri kullanılmıştır. Bunun yanında tuyuğ ve şarkı gibi Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı nazım şekilleri de vardır.
Söz sanatlarına sıkça başvurulur. Söyleyiş özentilidir. Ustalık; benzetmeler yapmak, mecazlı, sanatlı deyişler söylemek, kalıplaşmış anlamlı sözcükleri yeniden kullanmaktır. Bu nedenle şair, özden çok söyleme biçime önem verir.
Divan edebiyatı, insanın iç dünyasına yönelik, soyut ve kitabi bir edebiyattır. Şiirde gözlemden daha çok hayallere yer verilir.
Aşk, şarap, sevgili, ölüm, övgü, yergi, tabiat ve tasavvuf gibi konular işlenir.
Şiirler, konularına göre de adlandırılır. Ölüm teması işleyen ‘MERSİYE’, Peygamberlerin erdemlerini anlatan şiirlere ‘NAAT’, Allah’a yakarışı işleyen şiirlere ‘MÜNACAAT’ , Allah’ın birliğini anlatan şiirlere ‘TEVHİD’ , şairin kendini övdüğü şiirlere ‘FAHRİYE’ , şairin toplumsal çarpıklıkları dile getirdiği yergilere de ‘HİCİV-HİCVİYE’ denir.
Divan şiirinde nazirecilik geleneği (bir şairin şiirine başka bir şair tarafından aynı şekil, vezin, kafiye ve redifle şiir yazma) yaygındır.
Divan edebiyatı nazım şekilleri üç ana bölümde işlenir:
Beyitlerle kurulanlar (gazel, kaside, mesnevî…)
Dörtlüklerle kurulanlar (tuyuğ, şarkı, rubai, murabba)
Bentlerle kurulanlar (terkib-i bent, terci-i bent)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder