20 Aralık 2012 Perşembe

Mescid-i Aksa'nın Önemi

Mescid-i Aksa'nın Önemi 

Mescidin yapılışı 

Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksâ'nın ilk şekli, tarihi kaynaklara göre Hz. Süleyman (as.) tarafından inşa edilmiş ancak tarih boyunca çeşitli değişmelere uğramıştır. El Mescidü'lAksâ: Kudüs'te Süleyman Mabedinin bulunduğu yerde inşa edilmiş olan caminin adı. "En uzak mescid" anlamına da gelen bu tabire ilk olarak Kur'anı Kerim'in miraçla ilgili olarak İsrâ sûresinde "Kulu Muhammed'i, gece vakti, âyetlerimizden bazılarını göstermek i-çin El Mescidü'lHarara'dan, çevresini mübarek kıldığımız El Mescidü'l Aksa'ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, her şeyi işitir ve görür.". (İsra sûresi 17:1) 
Mescidi Aksâ'ya "iliya" veya günahlardan temizlenme yeri anlamında "Beyti Makdis" yahut "Beyti Mukaddes" adı da verilmiştir. Beyti Makdis, İbranice "bethammikdas" kelimesinden alman ilhamla kutlanılmış olup "mubid" anlamına gelir ve bununla Hz. Süleyman'ın mabedi kastedilir. (ezZerkeşî, İlâmü'sSâcid, Kahire, 1397, s.277) 
Yeryüzünde Mescidi Haram'dan sonra yapılan en eski mescidlerden birisi Mescidi Aksâ'dır. Yapımına Davud (as.) başlanmış ve Hz. Süleyman tarafından tamamlanmıştır. (ezZerkeşî, a.g.e., s.281, 282, 287) Buhârî ve İbni Mâ-ce'nin nakletmiş olduğu bir hadisi şerifte Ebu Zer (ra.)'ın şöyle dediği bildirilmiştir: "Rasulullah (as.)'a, yeryüzüne kurulmuş olan ilk mescidin hangisi olduğunu sordum. Mescidi Haram diye buyurdu. Sonra hangisi, dedim. Mescidi Aksa diye buyurdu. İkisi arasındaki süre ne kadardır diye sordum. Şöyle buyurdu: "Kırk yıl. Sonra bütün yeryüzü senin için mesciddir. Nerede namaz vaktine girersen orada kıl.". (Buhârî, Kitabu Ehadisi' Enbiya, 60:40; İbni Mâce, Kitabu' Mesacid ve'lCemaat, 4:7) 
Mescidi Aksa, hicretin 16. ayına kadar müslümanlarm kıblesi idi. Hz. Peygamber (sas.), niyet ile ziyaretine izin verdiği üç mescid arasında Mescidi Aksa da vardır. Hz. Ömer (ra.) devrinde Kudüs fethedilince, oraya giren halife bir gece vakti Beyti Makdis'e girdi ve bütün gece orada namaz kıldı. Sabah olunca ezan okutarak cemaat ile namaz kıldı. Sonra Hz. Ömer (ra.) Kâ-bu'LAhbar'ı çağırarak müslüman mescidinin nereye yapılacağını sordu. Kâb, essahrâ (kaya)'ya işaret etti ve hatta bunun kıble olmasını istedi. Hz. Ömer (ra.) O'na İslâm kıblesinin Kabe olduğunu hatırlattı. Fakat Beytü'lMakdis'in mukaddes hatırasına da bir mescid yaptırdı ve kıblesini Kabe tarafı olarak tesbit etti. Burası daha sonra Kubbe-tü'sSahrâ'nm yeri oldu. 
Kubbetü'sSahrâ depremlerden zarar görmüş ve birçok kez tamir edilmiştir. Burası, dört yandan merdivenle çıkılan geniş bir şeddin ortasında, sekiz köşeli ve yüksek kubbeli bir bina idi. Dördü merdivenlere açılan, sekiz tane yaldızlı tunç ve sedir ağacından kapısı vardı. İçerde iç içe dairevî sütun saralarına ve mozaikli bingilere dayanan kubbenin altına sahra (kaya) durmaktaydı. Bakır, demir kafes ve tahtadan üç tabaka olarak inşa e-dilmiş bulunan yüksek kubbenin, tahtadan dış tabakası altın kağıt ile kaplı idi. 
Kubbetü'sSahrâ'nm bulunduğu şeddin üç tarafından, daha küçük üç kubbeli yapı bulunuyordu. Bunlar Kub-betü's-Silsile, Kubbetü'lMirac çok köşeli bir yapı olan Kubbetü'nNebî idi. Bugün bunların şekilleri kısmen değişmiş bulunmaktadır. 
Özetle, Kubbetüs'Sahrâ'nın bir ziyaret yeri olmasına karşılık Mescidi Aksa, bunun bir ibadethanesini teşkil eder. Mescidi Aksa deyince; İslâm kaynaklarında halife Abdülmelik'ten, Osmanlı Padişahı Kanunî Sultan Süleyman'a kadar gelip geçen pek çok halife ve padişahlar tarafından bumda inşa ve imar hareketi devam etmiştir. Kubbetü'sSahrâ denince, mezar, türbe, tekke, zaviye ve sebil gibi dinî amaçlarla yapılmış , yaklaşık 150 dönüm kadar bir arazi üzerine serpilmiş binalar topluluğu anlaşılır. Dar anlamda Mescidi Aksa deyince ise, Kubbetü'sSahrâ'dan uzakta olmayan ve Abdülmelik tarafından inşa edilmiş bulunan cami kastedilir. Bu caminin yapımında, (İran hükümdarı II. Hüsrev tarafından tahrip olunmasına kadar ayakta duran ve Justinyan tarafından inşa edilmiş Meryem Ana Kili-sesi'nin) harabelerinden çıkan malzeme kullanılmıştır. 
Tarih içinde pek çok el değiştiren Kudüs, Kur' a nın etrafını mübarek kılığımız diye Önemseyen ve kutsallığını belirten , dolayısı ile miracın ilk durağı olan Mescidi Aksa bugün yahudilerin işgali altında bulunmaktadır. 

İslâm'daki yeri ve önemi 

Kudüs, vahye dayanan bütün dinlerde kutsal sayılan bir şehirdir. Bunun en Önemli sebebi ise Yüce Allah'ın insanları uyarmak için gönderdiği peygamberlerin bir çoğunun bu şehirde yaşaması veya hayatlarının bir kısmını burada geçirmiş olmalarından dolayıdır. 
Müslümanların ilk kıblesi ve Rasulullah'ın isra ve miraç mucizesine de şahit olan Mescidi Aksâ'nın burada bulunması da ayrıca üstünlüğünün sebeplerinin ba-Şinda gelir. 
Mescidi Aksâ'nın fazileti ve ehemmiyeti hakkında birçok hadisi şerif bulunmaktadır. Rasulullah (as.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime, Mescidi 11.udin'.ı ve Mescidi Aksâ'ya.". (Müslim, Kitabu'İHacc, 15:415, 511, 512) 
İslâmî inanca göre Kudüs kutsal bir topraktır. İslâmî inancı oluşturan parçalardan biriydi. 1967 senesinde, Siyonist işgalcilerin Kudüs'ün tamamını, Filistin'in Mısır ve Suriye'de kalan diğer topraklarını da ilhak etmesiyle doruk noktasına gelinmiştir. Artık ELAksâ camisi tutsak olmuş ve Kudüs, Filistin ve müslümanların en büyük problemi olmuştur. Yahudiler Kudüs'e dışarıdan getirmiş oldukları yahudileri yerleştirerek; Mescidi Aksâ'yı ise altına kazdıkları (sözde Süleyman Heykeli'ni arıyoruz deyip) tünellerle çökertip manevî bir merkez olarak tarihi rolünü saptırmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz.



Kaynak: www.forumacil.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder